Yazar - admin

13 SATIR

1. Seni sen olduğun için değil, seninle birlikte olduğumda ben olduğum için seviyorum.

2. Hiç kimse gözyaşlarını hak etmez, onlara layık olan kişi ise seni ağlatmaz.

3. Sen istediğinde sana aşık olmaması, sana aşık olmadığı anlamına gelmez.

4. Gerçek arkadaş, elini tutan, kalbine dokunandır.

5. Birisine yabancılaşmanın en kötü biçimi yanında oturuyor olup ona hiç bir zaman ulaşamayacağını bilmektir.

6. Hiç bir zaman gülümsemekten vazgeçme, üzgün olduğunda bile ! Gülümsemene kimin, ne zaman aşık olacağını bilemezsin…

7. Tüm dünya için sadece bir kişi olabilirsin, fakat bazıları için sen bir dünyasın.

8. Zamanı onu seninle birlikte geçirmeye hazır olmayan biriyle geçirme.

9. Belki de uygun kişiyi tanımandan önce yanlış kişilerle tanışman, onu tanıdığında minnettar olman için istendi.

10. “Bitti” diye üzülme, “yaşandı” diye sevin.

11. Her zaman seni üzecek birileri olacaktır, yapman gereken insanlara güvenmeye devam etmek,kime iki defa güveneceğine daha fazla dikkat etmektir.

12. Birini daha iyi tanımadan ve bu kişinin senin kim olduğunu bilmesinden önce kendini daha iyi bir kişiye dönüştür ve kim olduğunu bilerek kendine güven.

13. Kendini çok zorlama, en güzel şeyler onları en az beklediğinde olur…🌹
~
GABRIEL GARCIA MARQUEZ

Devamını oku...

Hayata Yeniden Başlasanız Ne Farklı Olurdu?

“Hayatımı yeniden yaşayabilseydim eğer;
Hastayken yatağa girer dinlenirdim.
Ben olmadığım zaman her şey kötüye gidecek diye düşünmezdim…
Gül şeklindeki pembe mumu saklamaz yakardım…
Daha az konuşur, ama daha çok dinlerdim…
Yerler kirlense, masa örtüm lekelense bile daha çok arkadaşımı
akşam yemeğine davet ederdim…
Oturma odasında TV seyrederken, patlamış mısır yer, şömineyi yakmak isteyen birisi olduğunda ona engel olmazdım… Yerler leke olacak diye korkmazdım… Bana gençliğini anlatmaya çalışan dedeme daha çok vakit ayırırdım… Kocamın sorumluluklarını daha çok paylaşırdım…
Saçım bozulmasın diye, arabanın camının açılmasını önlemezdim…
Eteğimin lekelenmesine aldırmadan çimlere otururdum…
TV seyrederken daha az, hayata bakarken daha çok ağlar ve gülerdim… Ömür boyu garantilidir denilen hiçbir şeyi satın almazdım…
Hamileliğimin bir an önce sona erip, doğum yapmayı dilemek yerine, hamile olduğum her anın tadını çıkarır ve içimde bir canlı yaratmanın ne kadar harika olduğunu fark ederdim… Bu o kadar nadir bir olay ki… Mucize gibi bir şey…
Çocuklarım beni öpmek istediklerinde, asla “Önce git ellerini yüzünü yıka” demezdim… Onlara daha çok “seni seviyorum”,
ondan da daha çok “özür dilerim” derdim…
Ama başka bir hayat verilseydi en çok yapacağım şey;
her dakikasını değerlendirmek olurdu…
Dikkatle bak… Gerçekten gör… Yaşa… Vazgeçme…
Küçük şeyler için şikayet etmekten vazgeç…
Bana benzemeyenler, benden daha çok şeye sahip olanlar
ve kimin ne yaptığı beni ilgilendirmezdi…
Bunun yerine, ilişkilerimi güçlendirmeye çalışırdım…
Sahip olduğunuz ruhsal, fiziksel ve duygusal her şey için
şükredin… Tek bir hayatınız var ve bir gün sona eriyor…
Umarım her gününüzü değerlendirirsiniz.

Emma Bombeck

Devamını oku...

Affetmek;Duygusal unutmanın diğer adı

“Duygusal unutma affetmenin diğer adıdır! kişiyi sevmek değil.O kişiyle konuşmak zorunda olmak değil.O kişiyle ilişkiyi sürdürmek değil.O kişinin beklentileri doğrultusunda davranmak değil.O kişiyi kucaklamak değil.O kişiyi suçsuz bulmak değil.O kişiyi haklı bulmak değil.O kişinin verdiği zararları telafi etmek için ,çaba göstermemek değil…

Affetmek; kırgınlığın,küskünlüğün,nefretin,Hapishanesinden özgürlüğe kavuşmaktır.Affetmek,artık acıyı hissetmemektir.Yapılanları zihinsel olarak unutmak zaten mümkün değildir.”Duygusal unutma affetmenin diğer adıdır.!Affet ve Özgür Bırak.!” Affetmek ve unutmak, iyi insanların intikamıdır.!

~Schiller

kendimi müthiş hissediyorum

Devamını oku...

AHLAK VE ZEKA İLİŞKİSİ

Washington Post’un haberine göre, araştırmacılar tarafından yapılan bir deney, dürüstlük ve zeka arasındaki bağı ortaya koydu. Araştırma şöyle:
Kapalı bir kabine alınan kişilerden, tek başlarınayken zar atmaları ve dışarı çıkınca zarın sonucunu söylemeleri istendi. Zar atan kişilere, zarın üzerinde yazan sayı kadar para verileceği söylendi. 1 atanlara 2.5 dolar verilirken, 2 atanlara 5, 6 atanlara ise 15 dolar verilecekti.
Deneye katılanlar böylece zarın sonucuyla ilgili yalan söylemeye teşvik edilirken, böylesi bir durumda kimin yalan söyleyeceği tespit edilmeye çalışıldı.
Çıkan sonuçlara göre zeki insanlar doğru sonucu söylemeye daha meyilli olurken, dürüstlüğün ekonomik duruma, kişilerin çalışıp çalışmamasına, dindar olup olmamalarına bağlı olmadığı görüldü.
Kişilerin kendi dürüstlüklerine dair söyledikleri şeylerin de önemli olmadığı belirtilirken, kadınlar ve erkekler arasında da dürüstlük farkı olmadığı aktarıldı.
Düşük zekâlıların yalan söylemeye daha meyilli olduklarını belirten araştırmacılar, zeki insanların daha şüpheci olmaları sebebiyle yalan söylememeyi tercih ediyor olabileceğini öne sürdü.
Zeki insan ahlak dışı bir etkinlik yaptığında eninde sonunda bunun bedelini ödeyeceğini biliyor, bedelini ödemezse bile vicdanı onun peşini bırakmayacağını ve sonunda astarı yüzünü geçeceğini biliyor. Zeki insanlar bir olaya girmeden, nasıl yan etkileri olabileceğini nasıl sonuçlar verebileceğini düşünebilecek ön görüye sahiptirler. Aptal insanlar ise, öngörüde bulunamıyor, kendine güveniyor ( cahil cesareti) ve köylü kurnazlığına başvurarak, kazanacağını düşünüyor. Ancak zeki olmadığı için bir veya birden fazla parametreyi gözden kaçırıyor ve yakayı ele veriyor.
Burada ilave etmem gereken çok kritik bir ayraç var; biz toplum olarak “zeki” kelimesini doğru kullanmıyoruz, kendi çıkarları için başkalarını kullanan veya ihtiraslı insanları zeki ve başarılı olarak tanımlıyoruz ama bu doğru değil bunlar aslında “hayduttur”.
Bakın bir gün alman bir profesörle yemekte konuşuyoruz bana dedi ki sevgili dostum sizin iş adamları ile bizim iş adamları arasında şöyle bir ayrım var:
– Sizden 10 kişi işe atılırken ertesi gün zengin olmak için uğraşır, 9 u batar ama 1 i başarır, borçta olan/hapsi boylayan o 9 u gözünüz görmez ama başaran o 1 i övüp durursunuz.
– Bizde 10 kişi işe atılırken 10 sene sonra başarılı olmak için plan yapar, ve 10 sene sonra 9 u başarırken 1 i başarısız olur, ki siz ya görmezsiniz ( o kadar bekleyip görecek kadar sabırlı değilsiniz) yada başarısız olan 1 kişiye odaklanırsınız.
Sevgili okuyucu, bilim en büyük ahlaktır, çünkü bir şeyi ölçerken olduğu gibi yazmalısın, o sayıyı tahrif ederken gerçek ile bağını kesmiş bulunursun ve bilgi ile ilişkin kalmamış olur ki bunun ciddi sonuçları var. Akademide ve mesleki hayatımda sayılarla oynayan çok kişi gördüm, her düzeyde, sizi temin ederim başarısızlıklarını görecek kadar şanslıydım, hiç biri iflah olmadı. Hakikati kimse tahrif edemez ama kendi zihnin/ algısını tahrif eder ki buda “ gündüz gözlerini kapatıp gecedir demek” kadar anlamsızdır.
Siz evreni ne sandınız, düzmece mi? 1.7 milyar km ötede saturn’e uydu göndermeyi oyun mu sandınız, onu oraya gönderen matematikçiler ve bilim insanları (nasa) bilin ki evreni olduğu gibi görmek, ölçmek ve uygulamak için, zekalarının son sınırını zorlamaktadırlar. önce bilgi ile ilişkimiz düzeltmeliyiz, yoksa bilgi bize uğramaz.
Çünkü:
“Belirsizlik bilgisizliğin diğer halidir.”
Dr. Anooshirvan Miandji

Devamını oku...

Bir adam küstahça göğsünü kabartmış odaya bakıyor

Hindistan’da bir müzenin ikinci katında gizli kalmış, büyüleyici bir ahşap heykel:Bir adam küstahça göğsünü kabartmış odaya bakıyor, arkasındaki aynada ise başını hafifçe eğmiş mütevazı bir kadın yansıması görülüyor.Bu inanılmaz heykel, yekpare bir ahşabın iki tarafında farklı figürler barındırıyor.Heykelin teatralliği, arkasına bir ayna konduğunda tamamen ortaya çıkıyor ve erkek figürün arkasında bir kadın figürü görünüyor.Kadın, erkek figüre bakmaya cesaret edemiyor ve yere bakıyor. Bu iki zıt karekterlerin ismi Mefistofeles ve Margaretta.İki taraflı heykelin, bu büyüleyici ikilinin Goethe’nin ikonik kitabı Faust’un karakterleridir.1808 yılında yayınlanan Faust, iyi ve kötünün klasik bir savaşıdır.Geniş bıyığı ve şeytani sırıtışıyla heykeldeki erkek figür açıkça Mefistofeles’tir (daha yaygın olarak şeytan diye bilinir). Kanı üzerine bir anlaşma yapan Faust bu anlaşmayı aslında şeytanla yapmıştır.Margaretta olarak da bilinen Gretchen’e aşık olduğunda ise bu anlaşma cinayet ve ebedi lanetlenme gibi çok vahim şeylerle sonuçlanacaktır.Hindistan Haydarabad’daki Salar Jung Müzesi’nde yer alan bu özel heykel, sanatçının hikâyeyi etkili ve adeta yaşatarak aktarabilme yeteneği açısından büyüleyicidir.19. yüzyılda adı bilinmeyen bir Fransız sanatçı tarafından bir Çınar kütüğünden ortaya konmuş bu eserdeki iki figür, Faust’ta da işlendiği gibi insanlığın iki kutuplu doğasının bir sentezidir.Bir tarafta sadece ukala bakışıyla bile korku yaratan kötü Mefistofeles var. Diğer tarafta ise şeytana bakmayı reddeden Gretchen…

@Filiz Kılıçarslan’ın facebook sayfasından alınmıştır…

Devamını oku...

Her neyse…

Rivayet şudur ki; Özdemir Asaf, hoşlandığı kadına açılmak ister.. Kadına bütün güzellikleri sıralar, Türkiye için İstanbul’un, İstanbul için gecenin, gece içinde yürümenin, yürürken de düşünmenin ne kadar güzel ve önemli olduğunu anlatmaya çalışır. Fakat sözü o kadar evirip çevirmesine rağmen bir türlü kadına getiremez ve kendisi için onun da bu kadar önemli olduğunu söyleyemez. Sonunda “her neyse” deyip kalkarlar ve şiir artık yazılmıştır …
Türkiye’de İstanbul ne ise,
İstanbul’da gece ne ise,
Gecede yürümek ne ise,
Yürürken düşünmek ne ise,
Seni unutmamacasına düşünmek ne ise
Unutamamanın anlamı ne ise
Seni sevmek ne ise
Saklayayım mı yok söyleyeyim derken
Birden aşka düşmek ne ise.
Her neyse…
ÖzdemirASAF

Devamını oku...

Kendi yaşam yolu renginiz nedir?

Kendi yaşam yolu renginizi şöyle hesaplayabilirsiniz : 13.02.2021 doğumlu bir kişinin rengini bulmak için 1+3+2+2+0+2+1 = 11= 1+1=2 Yaşam yolu renginiz ile ne kadar uyumlu iseniz hayat size de o kadar cömert ve can olacaktır. Eğer yaşam yolu renginizi sevmediyseniz artık o renkle illa billa çalışmanız önerilir. Hatta şöyle yapabilirsiniz. Diyelim yaşam yolu renginiz turuncu. Açın bir tartela ve sizi en çok rahatsız eden tonu bulun ve o ton ile çalışın. O rengi taşıyın, boya yapın, o renkte birşeyler yiyin, meditasyon yapın. Sizi artık rahatsız etmeyene kadar o rengi kullanın.

1-Kırmızı, 2- Turuncu, 3- Sarı, 4-Yeşil, 5-Mavi, 6-İndigo, 7-Menekşe, 8-Rose/Pembe, 9-Altın

1- Kırmızı: Öncü 2- Turuncu: İmparatoriçe 3- Sarı: Savaşçı 4- Yeşil: Bahçevan 5- Mavi: İletişimci 6- İndigo: Dönüştürücü/Büyücü 7- Menekşe: Kral/Kraliçe 8- Rose: Aşık 9- Altın: Bilge

Kırmızı öncüdür. Hızlı tüketimdir. Bedenseldir. Öncü yeni bilinmeyen şeyler, yerler keşfetmek için eyleme geçer. Yeni çeri gibidir. Gider fetheder ve başka bir alana ihtiyaç duyar. Sürekli aynı yerde olmaktan sıkılır. Baskın kişiliklerdir. Yeni projeler için kırmızı yaşam yolu olan kişilerden destek alabilirsiniz.

Turuncu İmparator/İmparatoriçedir. Bu arkadaşların hayır diyememek gibi bir sorunu vardır. 🙂 Çok zorlanırlar. Ama asıl öğrenmeleri gereken de bir yerde dur, hayır demektir. Arkadaş canlısıdır. Kitleleri bir araya getirmek için ideal kişilerdir. Herkesi kucaklamayı severler. Karar vermek onlar için zordur. Bu onların kararsız kişiliğinden kaynaklanmaz. Onlar herşeyin daha iyisi vardır diye düşündükleri için ya diğeri daha iyiyse, ya başka iyi varsa diye düşündüklerinden karar vermekte zorlanırlar. Beslemeyi severler. Anaçtırlar. Turuncu yaşam yolu olan kişi size birşey öneriyorsa mutlaka dinlemenizi tavsiye ederim. O bütünleyicidir.

Sarı Savaşçıdır. Bu kişiler dünyada görülmek ve eşit kabul edilmek isterler. Güneş gibidirler. Parlarlar, sıcaktırlar ama bazen yakabilirler dikkatli olmak gerekebilir. SOl beyin ağırlıktadır. Eğer yaşam yolu renginiz sarı ise ve spritüel bir iş yapıyorsanız harikasınız. Her iki beyin tarafını da iyi kullanabilirsiniz.

Yeşil Bahçevandır. Bu kişiler özenle planlar, hazırlık yapar ve acele ettirmeye gelemezler. Onlar çünkü herşeyin en doğru zamanı olduğuna inanırlar. Nasıl kıştan sonra ilkbahar gelir de hemen yaza geçemezsek onlar da bu yapıda hareket ederler. Gelenekselcidirler, ailelerine düşkündürler. Onlar artık fazlalıklarını fark eder ve onu bırakmayı bilirler.

Mavi İletişimcidir. Dürüstlüktür mavi. Çok iyi bir iletişim uzmanı olabilir. Yazılı, görsel, çizerek. Bu kişiler gerçekleri için doğruyu söylemek çok önemlidir. Bunlar dürüsttürler. Hem kendileri için adil hem de başkaları için. Gerçek bilgi ve boş bilgi arasındaki farkı bilir böylelikle de kendine fayda eden bilgileri alır gerisini duymaz

İndigo DÖnüştürücüdür. Bu yaşam yoluna sahip olan kişiler tam anlamıyla dönüştürücü olabilirler. Bu kişilerin ne olduğu kim olduğu dışardan bakılınca tam olarak anlaşılmaya bilir. Kimse beni görmüyor veya anlamıyor dedikleri çok olmuştur eminim. Çok güçlü sezgileri vardır. Bu kişiler bir kartalın gözünden bakar gibi olaylara yukarıdan bakar, bağlantıları kurup olayları birleştirebilir. Çok iyi hikaye anlatıcısı olabilirler. Hayal güçleri olağan üstü olabilir. Lider olabilecekler
kendimi müthiş hissediyorum

Menekşe Kral/Kraliçedir. BU kişilerden gerçekten soyluluk yayılır. Gİrdikleri ortamda herşeyin en iyisine elleri otomatik olarak uzanır. Bunlar için bir krallıklarının olması önemlidir çünkü yönetecekleri bir yer olmalıdır. Halkı refah içinde yaşasın isterler. Herkes için adalet isterler. adil olmak isterler. Bolluk ve bereket isterler ve genellikle de o bolluk ve bereketin içinde olurlar. Yalnız dikkatli olmazlar ise çok buyurgan oluabilirler

Rose Aşktır. İlahi, sonsuz aşk. Bu yaşam yolu rengine sahip kişiler herşeyle herkesle bağlantı olmayı severler. Dört kıtada arkadaşları olabilir bu kişilerin. Tek düze olmaktan hoşlanmazlar. Son derece destekleyicidirler. Birini desteklerken geri planda kalmak onları hiç rahatsız etmez çünkü onlar zaten sahnenin tüm ışıklarının kendi üstüne döndüğünü bilirler. Muhteşemdirler yani, canlarım benim minnoşlarım. Bak pembeyi yazarken bile aşka geldim

Gold Bilgedir. Bu kişiler doğal bir öğretmendir aslında. Ayaklı kütüphane gidirler. Birçok konuda bilgileri vardır. Bir yerde durup duruken bilgi akıtan biri varsa o büyük ihtimalle Gold dur. Spritüelliğe çok yatkındırlar. Onlar rehberlik arayan kişilere karşılıksız rehberlik yapmaktan da hoşlanırlar. Onlar parlayan altındır. Bu kişiler turuncu renginin de birçok özelliğini taşırlar.

Alıntıdır

Devamını oku...

Kapıyı Çalın Size Açılacaktır

“Dileyin verilecektir. Arayın bulacaksınız, kapıyı çalın size açılacaktır, çünkü dileyen alır, arayan bulur, kapı çalınana açılır
Zorluklar ve acılar senin bütün olma yolunda geçireceğin sınavlardır.
Bunun farkına vardığında yaşamın kendisi insanın öğretmeni olacaktır. Her kriz, her düşüş ve her zorluk hem kusursuz, hem de eşsizdir.”
Stefano D’Anna

Her düşüncenizin herkesin görebildiği şekilde yayıldığını düşünün semaya.
Çünkü gerçekten böyledir.
Tüm dünyanın,her söylediğinizi duyabileceğini düşünerek konuşun.
Çünkü gerçekten duyarlar.
Her yaptığınız dönüp dolaşıp sizi bulacakmış gibi hareket edin, çünkü gerçekten bulur.
Mikhail Naimy

Ne üstün zekа, ne hаyаl güçü ne de her ikisi berаber, bir dâhi yаpmаyа yeter. Sevgi, sevgi, sevgi. İste bu dehаnın tа kendisidir
Wolfgang Amadeus Mozart

Devamını oku...

KAR’IN AŞKI

‘’ Bir zamanlar gökyüzünde yaşayan küçük kar taneleri varmış .Bu kar taneleri her kış gökyüzünden bir melek tarafından yeryüzüne düşürülür, yeryüzünde bir süre kalıp doğadaki pislik ve kötülükleri temizledikten sonra buharlaşıp gökyüzüne uçarlar bir daha yeryüzüne yağmak için sıralarının gelmesini beklerlermiş.Bu küçük Kar taneleri için de bir tanesi varmış ki o diğerlerinden çok daha heyecanlıymış.

Çünkü geçen kış yeryüzüne düşerken gördüğü genç bir adama aşık olmuş bütün arkadaşlari bunun imkansiz olduğunu söyleseler de o güzel gözlü genç adama aşık olduğunu söylemiş bütün bir yıl ve yeryüzüne ilk kar taneleri düşmeye başladiğinda bir karar almiş bu yıl sevdasını fısıldayacakmiş genç adama.İmkansiz olduğunu o da biliyormuş aslında ama gene de söyleyecekmiş.

Ve yeryüzüne düşme sirasi geldiğinde meleklere yalvarmiş sevdiği adamın olduğu yere düşmek için melekler üzülmüşler haline ve istediği yere hem de sevdiğinin tam yanağina düşürmüşler kar tanesini.Çok mutluymuş kartanesi bir süre sonra konuşmasi gerektiğini anlamiş ve;

‘’ Seni seviyorum.’’ deyivermiş.Genç Adam gülmeye başlamış kar tanesinin haline ve ; ‘’Saçmalık’’ deyip onu elinin tersiyle itip buharlaşmasına bile izin vermeden akan suyu ayaklarının altında ezivermiş.Çünkü adam hayatında hiç kimseyi sevmemiş ve sevmenin ne olduğunu bilmiyormuş. Birden bütün kar taneleri deli gibi yağarak adamin kaçmasini sağlamişlar fakat küçük kar tanesini kurtaramamişlar.Sevdasi sonu olmuş kar tanesinin. O günden sonra her kış başinda yağan kar taneleri fırtına şeklinde yağmaya başlayıp arkadaşlarını andıktan sonra sakinleşip nazlı bir kuş gibi gökten süzülürlermiş.

alıntıdır

Devamını oku...

SİZİN KAÇAK YAYININIZ HANGİSİ?

ABD’de takvimler 22 Kasım 1987’i gösterdiğinde dünya televizyon tarihinin en ilginç olaylarından biri yaşanır. O dönem popüler bir televizyon şovu karakteri olan Max Headroom maskesi takan bir kişi, saat 21:14’te WGN televizyonunun yayınının birden kesilmesiyle görüntüye girer ve anlaşılmaz sözler söyleyip, garip hareketler yapar. Bu yayın 28 saniye sonra televizyon görevlileri tarafından kesilir. İkinci denemesi ise saat 23:15’te, başka bir televizyon kanalının yayınına sızarak olur. Bu kaçak yayın ise görevliler tarafından kesilemez, 88 saniye boyunca ekranda kalır ve kendiğilinden sona erer.

Televizyon ağlarına sızmanın oldukça zor ve maliyetli olması gibi teknik konulardan dolayı, bir kişinin küçük bir mekanda böyle bir kaçak yayını gerçekleştirmesinin ihtimal dışı olduğu belirtilir ve olayın faili hiçbir zaman ortaya çıkartılamaz.

**************

“Hepimizin içinde, ortaya çıkmak için belirli koşulları bekleyen gizlenmiş mucizeler vardır.”
Charles Dickens

*******

Kaç okyanus geçtim böyle
Kaç denizde yitip gittim
Kırılmış direkler yırtık yelkenlerle
Kaç seferden yorgun döndüm
Ah benim iyimser yanım
Ah benim aldanışlarım
Ah benim kavgalarım
Ah pişmanlıklarım
Sus artık uslandır beni…!
Zülfü LİVANELİ

Devamını oku...
Call Now Button